Özellikle İş Mahkemelerinde görülen davalarda tanık ifadeleri en önemli deliller arasında yer almaktadır. Zira fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları, hafta tatili çalışmaları , ücretin miktarı, çalışma süreleri gibi pek çok husus tanık delili ile ispatlanmaktadır. Bu nedenle dava açılırken tanıkların tespiti büyük önem arz etmektedir. Tanıkların olayın aydınlatılmasına katkı sağlaması beklenirken, tanıkların tarafsızlığı, beyanların güvenilirliği açısından kritik bir unsurdur. Bu bağlamda husumet ve yan delil kavramları, tanık beyanlarının değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken önemli faktörlerdir.
Yargıtay Dairelerinin birleşmesi üzerine 2020 Eylül tarihinde yayınlanan ilke kararında “ …Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta ve genel tatili alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.” şeklindedir.
Yüksek mahkeme kararında da belirtildiği üzere alacakların ispatı bakımından salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilememektedir. Bu nedenle öncelikle “ Husumetli Tanık “ kavramının ne demek olduğu, kimlerin husumetli olarak değerlendirileceği noktasında açıklama yapılması gerekmektedir.
HUSUMETLİ TANIK NE DEMEKTİR ?
Husumet, tarafların birbirleriyle olan ilişkisini ifade eder ve genellikle davanın öznesi olan kişiler arasındaki düşmanlık veya yakınlık durumunu belirtir. Tanıkların husumeti, beyanlarının değerini doğrudan etkileyebilir. Eğer bir tanık, taraflardan biriyle husumet içindeyse bu durum onun beyanlarının tarafsızlığını sorgulatabilir. Bu nedenle bir tanığın taraflar arasındaki ilişkisinin iyi bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ;
a)İşveren aleyhine açtığı davada çıkacak sonuçtan kendilerinin de menfaat elde edecekleri tartışmasız olan işçiler husumetli kabul edilir.
b)Aynı iddia veya benzer istemlerle aynı işverene dava açan kişilerin kendi lehine çıkar sağlayacağı düşünülür.
c)Tanıkların aynı dönemde işten çıkmaları halinde, menfaat birliği içerisinde oldukları kabul edilir.
YAN DELİL NE DEMEKTİR ?
Yan delil, bir davada asıl delil niteliğinde olmayan ancak ana delili destekleyen veya onunla ilgili bilgi veren delillerdir. Tanık beyanları, bazen yan delillerle desteklenmesi gereken unsurlar olarak karşımıza çıkar. Yan deliller, tanık beyanının doğruluğunu pekiştirebilir veya sorgulayabilir. Bu nedenle yan delillerin varlığı, tanık beyanlarının değerlendirilmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Örneğin, bir olayda husumetli bir tanığın beyanı, olayın geçtiği yerden alınan güvenlik kamerası görüntüleri veya başka bir tanığın beyanıyla destekleniyorsa, bu durum tanık beyanının güvenilirliğini artırır. Aksi takdirde husumetli tanık beyanları yalnız başına yetersiz kalabilmektedir.
İlke kararında belirtilen yan delillerden ne anlaşılması gerektiğine gelecek olursak;
a)Tanığa ya da başka bir çalışana ait aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları. Burada anlaşılması gereken tanığın ya da aynı işyerinde aynı çalışma döneminde çalışan diğer bir işçinin işçilik alacaklarına ilişkin açtığı davada alacak kalemlerinin varlığının ispatlanması ve bu mahkeme kararının kesinleşmesidir.
b)Davacı işçinin yaptığı işin niteliği ve çalıştığı işyerinin özelliği. Burada da örneğin işyerinin özelliği gereğince fazla çalışma yapılması gereken bir işyer ise bu yan delildir.
c)İşverenin bir döneme ait mevcut fazla çalışma kaydının husumetli tanıkların beyanlarını teyit etmesi halinde kayıt olmayan dönem için de bu tanık beyanları değerlendirilmelidir. Yani işverenlerin bir döneme ait puantaj kayıtları yan delil olarak görülebilir.
d) Davalı taraf savunmasında, davacının fazla mesai yaptığını ve ödendiğini belirtmişse bu durumda kısmen de olsa ikrarın olması bir yan delildir.
e) Tanıkların beyanını destekleyen başkaca somut deliller veya işin mahiyetinin gerektirdiği durumlar veyahut herkesçe bilinecek maddi olguların bulunması yan delildir.
f) İşveren tanıklarının anlatımları,
g) İş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar,
h)Davacının farklı dönemlere ait çalışmalarına ilişkin dinlettiği iki tanığından birinin husumetli olması halinde husumetsiz tanığın beyanı diğer husumetli tanık beyanı açısından yan delildir.
Tanık Beyanlarının Değerlendirilmesinde Husumet ve Yan Delil İlişkisi
Husumet ve yan delil kavramları, birlikte ele alındığında tanık beyanlarının değerlendirilmesinde daha kapsamlı bir anlayış sunar. Husumet, tanığın beyanlarının geçerliliğini sorgularken, yan delil, bu beyanların desteklenip desteklenmediğini gösterir. Bir tanık beyanı, husumet durumunu içermesine rağmen, yan delillerle destekleniyorsa, bu durum tanık beyanının daha fazla değer kazanmasına yol açabilir.
SONUÇ
Türk hukukunda tanık beyanlarının değerlendirilmesinde husumet ve yan delil kavramları, mahkeme kararlarının adaletli ve doğru bir şekilde verilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Tanıkların beyanları, yalnızca kendi ifadeleriyle değil, aynı zamanda bu ifadeleri destekleyen delillerle birlikte değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, hukuk sistemimizin temel ilkelerinden biri olan adaletin sağlanmasında büyük bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, mahkemelerin tanık beyanlarını değerlendirirken husumet ve yan delil unsurlarını göz önünde bulundurmaları elzemdir. Konya İş Avukatı olarak dava açarken gereken titizliğin gösterilmesi gerektiğini ve tanıkların özellikle husumetli olup olmadığı ve husumet söz konusu ise yan delillerin bulunup bulunmadığının ayrıntılı irdelenmesi gerektiğini bu nedenle bir avukattan hukuksal destek alınmasının büyük önem arz ettiğini bildirmek isteriz.